Kadınlara yönelik şiddete
Tanık olduğunuzda ne yapmanız gerektiğini öğrenin, sesinizi yükseltin. Kadınlar ve şiddetin arasına mesafe koyun, şiddete engel olun.
Türkiye’de kadın cinayetleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en acı verici yansımalarından biri olarak son yıllarda artarak devam eden bir problem. Son 10 yılda en az 4.043 kadın öldürüldü, bu vahim tablo Türkiye’de kadınların güvenlik ve yaşam haklarına yönelik ciddi bir tehdidi gözler önüne seriyor. Kadın cinayetleri, sadece bir bireyin hayatının son bulması değil, toplumun yarattığı sistematik bir sorunun dışa vurumu olarak öngörülebilir ve önlenebilir bir nitelik taşımaktadır.
Kadına ve çocuğa yönelik şiddet, toplumsal bir sorun. Eğitim ve farkındalık çalışmaları, bireylerin şiddeti tanımasını, önlemesini ve gerektiğinde müdahale etmesini sağlar. Her birey, bu soruna karşı duyarlılık göstererek, değişimin bir parçası olabilir. Kadınların ve çocukların güvenli bir yaşam sürmesi için toplumsal bilinçlenme şart. Birlikte daha güçlü bir toplum inşa edebiliriz.
Son 10 yılda işlenen kadın cinayetlerinin sayısı, Türkiye’deki toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiğinin açık bir göstergesi. Verilere göre her yıl yüzlerce kadın, eşleri, eski eşleri, sevgilileri ya da akrabaları tarafından öldürülüyor. Bu cinayetler çoğunlukla boşanma, ayrılık veya aile içi şiddet gibi sebeplerle gerçekleşiyor. Cinayetlerin büyük çoğunluğu evde, yani kadınların güvende olması gereken yerde, işleniyor.
Kadın cinayetleri, şiddetin bir sonucu olarak değil, şiddetin en uç noktası olarak değerlendirilmeli. Bu, kadına yönelik şiddetin evde başlayıp topluma yayılan bir sorunun nihai noktasıdır. Son yıllarda kadına yönelik şiddet olayları ve cinayetlerin medyada daha sık yer alması, sorunun görünürlüğünü artırsa da, çözüm noktasında gerekli adımların atılmaması bu trajik olayların devam etmesine sebep oluyor.
Medyanın kadın cinayetlerini ele alış biçimi, toplumsal algıyı şekillendirmede büyük rol oynuyor. Cinayetlerin bireysel olaylar olarak yansıtılması, sorunların sistematik olduğunun göz ardı edilmesine yol açıyor. “Aşk cinayeti”, “namus meselesi” gibi ifadeler, cinayetlerin altında yatan toplumsal sorunları perdeleyerek bu olayların normalleşmesine yol açıyor. Medya, kadın cinayetlerini duyururken olayın arka planını analiz etmeli ve sorunun derinliğini vurgulamalıdır.
Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için birlikte çalışmaya davetlisiniz. Sorularınız, önerileriniz veya yardım ihtiyaçlarınız için bizimle iletişime geçin. Duyarlılığınızla sesimizi daha da güçlendirelim. Unutmayın, yalnız değilsiniz!